9724,50%-0,42
35,19% 0,30
36,73% 0,92
2968,28% 1,32
4806,92% 0,71
Gelin bakalım, yapmak istedikleri Çelik Kubbe'nin altında toplum nasıl açlık, sefalet ve şiddet içinde yaşıyor?"
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini belirterek, "Tecrit kalksın, Sayın Öcalan konuşsun. Ne konuştuğunu hep birlikte görelim" dedi.
Hatimoğulları, toplumun ekonomik sıkıntılarına dikkat çekerek, "Toplum açlık ve sefalet içinde yaşıyor" ifadelerini kullandı. Hükümetin politikalarını eleştirerek, halkın ihtiyaçlarının göz ardı edildiğini savundu.
Sağlık sektöründe yaşanan sorunlara da değinen Hatimoğulları, "Yenidoğan çetesi" iddialarıyla sağlık sistemindeki aksaklıklara dikkat çekti. Bebeklerin bile güvende olmadığını belirterek, yetkilileri sorumluluk almaya davet ederek sağlık bakanına istifa çağrısında bulundu.
Hatimoğulları'nın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Çelik Kubbe ve 750 TL vergi
Hatimoğulları, hükümetin "Çelik Kubbe" projesi bahanesiyle yeni bir vergi uygulamasına gitme çabasını eleştirerek, "100 bin TL üstü kredi kartı limiti olanlardan 750 TL vergi alacaklarını açıkladılar. İktidar, gelirimizden vergi alıyor, yetmiyor; şimdi de borçtan vergi almaya çalışıyorlar" dedi.
Hükümetin güvenlik politikalarını sorgulayan Hatimoğulları, "Güvenlik adıyla toplumun işini, aşını çalıyorlar ve bir avuç zenginin kasasına dolduruyorlar. Kamunun bütün varlıklarını satanların derdi milli güvenlik değil; dertleri sarayın ve yandaşlarının güvenliği" ifadelerini kullandı.
S-400 savunma sistemlerinin alımını da gündeme getirerek, "S-400'leri alırken 'havadan saldırıya uğrayabiliriz' dediler. Ne oldu? Bu sistemleri neden aldınız? Bu kadar parayı neden çürümek üzere depolara gönderdiniz?" şeklinde konuştu.
Vatandaşlara uyarıda bulunan Hatimoğulları, "Bu iktidar 'millî güvenlik' deyince herkes ceplerini kontrol etsin. 'Millî güvenlik deriz, halkı kandırırız' dönemi bitti" dedi.
"Kaç çelik kubbe bu ülkedeki yoksulluğa çözüm olacak? Kaç mermi bir emeklinin karnını doyurabilir?" diye soran Hatimoğulları, hükümetin savunma harcamalarını artırırken halkın ekonomik sıkıntılarını görmezden geldiğini savundu.
Son olarak, toplumun bu politikalara karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Hatimoğulları, "Türkiye halkları hep birlikte itiraz ederek, 'milli savunma' yalanına dur dedi. Biraz daha yoksullaşmaya hep birlikte 'hayır' dedik. Gelin bakalım, yapmak istedikleri Çelik Kubbe'nin altında toplum nasıl açlık, sefalet ve şiddet içinde yaşıyor?"
Kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılık
Kadınların yaşadığı sorunlara da değinen Hatimoğulları, "Bugün bu kubbenin altında en büyük yaşam mücadelesini kadınlar veriyor. Bakın, sadece son on günde iktidarın politikaları nedeniyle 26 kadın katledildi. Manisa'da, 3 yaşındaki çocuğunun yanında hamile olan Sude Naz Atak'ı sokak ortasında öldüresiye döven, 18 ayrı suç kaydı bulunan Yılmaz Akman'ı tahliye etmek istediler" dedi.
Silopi'de barış talep eden annelere yönelik müdahaleyi eleştiren Hatimoğulları, "Silopi'de anneler, dünyanın en temiz talebi olan barışı istiyor. Polis ablukaya alıyor, saldırıyor. Beyaz tülbentler yerlerde, barış yerlerde; barışı kan ile lekeliyorlar" ifadelerini kullandı.
"Rojin'e Van Gölü kenarında kek yemeyi, müzik dinlemeyi çok gördükleri için; İstanbul Sözleşmesi'nden çıktıkları, 6284 sayılı kanunu tartışmaya açtıkları için kadın katliamlarında rol aldılar" diyen Hatimoğulları, hükümetin politikalarını eleştirdi.
"Birlikte güçlüyüz, birlikte kazanacağız"
Kadınlara çağrıda bulunan Hatimoğulları, şöyle devam etti:
Hunharca katlediliyoruz. İktidar, uygulamalarıyla, yargısıyla, cezasızlıkla kadın katliamına çanak tutuyor. İbretle izledik; baro seçimlerinde bile, dünyaca sahiplenilen 'Jin, jiyan, azadi' sloganına her fırsatta saldıran erkek egemen sistemin ve iktidarın zorbalıklarını biz kadınlar durduracağız. Haklarımıza, hayatlarımıza daha çok yan yana durarak, mücadele ederek sahip çıkacağız. Biz yaşamın kendisiyiz! Birlikte güçlüyüz! Birlikte kazanacağız!"
"Toplum açlık ve sefalet içinde yaşıyor"
Hatimoğulları, savunma harcamalarının artırılmasına tepki göstererek, "Kaç çelik kubbe bu ülkedeki yoksulluğa çözüm olacak? Kaç mermi bir emeklinin karnını doyurabilir? Gelin bakalım, yapmak istedikleri Çelik Kubbe'nin altında toplum nasıl açlık, sefalet ve şiddet içinde yaşıyor?" dedi.
Son olarak, toplumun bu politikalara karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Hatimoğulları, "Türkiye halkları hep birlikte itiraz ederek, 'milli savunma' yalanına dur dedi. Biraz daha yoksullaşmaya hep birlikte 'hayır' dedik" dedi.
Yenidoğan Çetesi
Sağlık sektöründe yaşanan sorunlara da değinen Hatimoğulları, "Yeni doğan bebek bile güvende değil. Bebeklerin canını çetelerin ticari malzemesi haline getirmişler. Çürümüşlüğün en dibi bu. Batsın sağlık sisteminiz, batsın düzeniniz" ifadelerini kullandı.
"Bebeklerin bile çeteler tarafından ölüme gönderildiği bu ülkede, memleketin her köşesine 'çelik kubbe' olsa ne olur?" diye soran Hatimoğulları, "Katillerin, devletin tüm güvenlik ve siyasi birimleri ile samimi pozları çıktı. Hepiniz oradaydınız" dedi.
Sağlık Bakanlığı'nı eleştiren Hatimoğulları, "Bakan, soruşturma ile ilgili 2023 yılını işaret ediyor ama DEM Parti olarak 2022'de bu hastanelerin yenidoğan bebek ünitesi hakkında soru önergesi verdik, Ömer Faruk Gergerlioğlu vekilimizin önergesi burada duruyor gelin bakın, gündem yapmışız. Uyarımıza rağmen bebekleri katledenler korunmuş" şeklinde konuştu.
"Bebekler katledilmiş, herkes dehşet içinde. Sağlık Bakanı çıkmış, 'Sistemimiz dünyaya örnek, kamuoyu Yenidoğan çetesiyle meşgul ediliyor' diyor. Utanmazlığa bakar mısınız! Kapatılan hastanelerden birine 'Bebek dostu hastane' unvanı vermişler. Onlar da o ara bununla meşgulmüş!" ifadeleriyle tepkisini dile getirdi.
"Sağlık sistemini özelleştirdiler. Bir de pişkin pişkin sağlık sistemini övüyorlar. Ya senin zerre vicdanın olsa bir dakika bile o koltukta oturmazsın!" diyerek Sağlık Bakanı'na istifa çağrısında bulundu.
"Deprem maliyetleri bahane ediliyor"
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ekonomik krize deprem maliyetlerini bahane ettiğini söyleyen Hatimoğulları, "Deprem bölgesinde insanlar kan ağlıyor. Yaşadıkları konteynerler yıprandı, hâlâ evleri yok. Ekonomik krizi derinleştiren, hazineyi boşaltan deprem masrafı değil, sermaye aşkınızdır" şeklinde konuştu.
"Saray, Hazine Bakanı, TÜİK ayan beyan yalan söylüyor. 2025 yılı bütçesinde deprem bölgelerine sadece 584 milyar TL ayırıyorlar. Yani sermayeye yapılan vergi kıyağının sadece altıda birini deprem bölgelerine ayırıyorlar" ifadelerini kullandı.
Savunma harcamalarındaki artış
Hatimoğulları, savunma harcamalarındaki artışa dikkat çekerek, "İçeride barış diyenler, güvenlikçi politikalara rekor bütçeler ayırıyor. 2025 yılı için savunma harcamalarına toplam 1 trilyon 608 milyar TL ayrılıyor. Geçen yıl 529 milyar TL idi; yüzde 165 artış ile rekor kırıldı. Tam 47 milyar dolar savaş harcamalarına gidiyor. Bakın, bunların dili başka bir şey söylüyor, bütçeleri bambaşka bir şey anlatıyor" dedi.
"Bu bütçe sefalet ve şiddet bütçesidir"
İktidarın meclise getirdiği bütçeyi sert bir dille eleştiren Hatimoğulları, "İktidarın meclise getirdiği bu bütçe, bir sefalet, felaket ve şiddet bütçesidir" ifadelerini kullandı.
"Meclisteki görüşmelerde en güçlü muhalefeti yapacağız. Sadece mecliste değil, 'Ekmek ve Adalet İçin Bütçe' sloganıyla sokaklarda, fabrikalarda, tarlalarda demokratik, adil, eşitlikçi bir bütçe için sonuna kadar mücadele edeceğiz" dedi.
"Kürt sorununun çözüm yolu bellidir"
Kürt sorununun çözüm yollarının, yöntemlerinin ve muhataplarının belli olduğunu ifade eden Hatimoğulları, "Ortadoğu'da ve Türkiye'de barışın muhatabı, İmralı'da ağır tecrit altında olan Abdullah Öcalan'dır, Meclis'tir. Parlamentoda ve siyasette DEM Parti'dir. Demokratik zeminde siyasi partiler, demokrasi güçlerinin tamamıdır. Toplumdur... Geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz ki toplumsallaşmamış barış zordur. Barış bilinci toplumun bütün hücrelerine yayılmalıdır" şeklinde konuştu.
Hatimoğulları, "Bu sebeple mutlak tecrit derhal kaldırılmalıdır" diyerek, Kürt sorununun çözümünde demokratik müzakere ve onurlu barışın pusula olması gerektiğini vurguladı. "Çözümü kimseden dilenmiyoruz. Onurlu bir barış için inisiyatif almaya hazırız" dedi.
Bahçeli'nin sözlerine DEM Parti'den ilk yanıt
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarının ardından Hatimoğulları, şunları söyledi:
"Tecrit 44 yıldır devam ediyor. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için yıllardır mücadele ediyoruz. Tecrit kaldırılmalıdır. Evet, bırakın tecrit kalksın. Sayın Öcalan çıksın konuşsun. Ne konuştuğunu görelim."