9391,93%-0,34
38,10% 0,18
43,12% -0,17
3944,69% 0,47
6365,85% 0,65
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, geçirdiği ciddi kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Kalp krizi geçirdiği belirlenen Önder’in, yapılan tetkiklerde ana aort damarında boydan boya yırtılma tespit edildi ve acilen ameliyata alındı.
Ameliyat süreci devam eden Önder’in sağlık durumuyla ilgili açıklama yapan hastane başhekimi, gazeteci Seyhan Avşar’a şu ifadeleri kullandı:
"Sırrı Bey şu anda hâlâ ameliyat masasında. Cerrahi işlem henüz tamamlanmış değil. Kalp-akciğer pompasından ayrılmış değil ve durumu son derece kritik. Şu anda beyin ya da vücutta oluşabilecek herhangi bir hasarla ilgili bir şey söylemek için çok erken. Çok ağır bir tabloyla hastanemize getirildi. Bu aşamayı atlattıktan sonra, geleceğe dair değerlendirmelerde bulunmak mümkün olacak."
Sırrı Süreyya Önder, uzun yıllar siyaset, sinema ve yazarlık alanlarında aktif bir şekilde yer almış, kamuoyunun yakından tanıdığı bir isimdir. İstanbul Milletvekili olarak görev yapan Önder, aynı zamanda İmralı Heyeti üyeliğiyle de biliniyor. Siyasi kariyeri boyunca barış süreçlerine dair yürütülen müzakerelerde önemli roller üstlenen Önder, aynı zamanda yönetmen ve senarist kimliğiyle de sanat dünyasında iz bırakan işler yapmıştır.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER KİMDİR?
Sırrı Süreyya Önder, kendi anlatımına göre 1962 yılında kentteki az sayıdaki sosyalist ailelerden birinin çocuğu olarak dünyaya geldi.
Henüz 8 yaşındayken kaybettiği babası, Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) Adıyaman örgütünün kurucuları arasındaydı. Dayısı ise Said-i Nursi'nin öğrencilerinden biriydi.
Adıyaman'da, çevresindeki herkesin ana dilinin Kürtçe olduğu bir ortamda Türkmen bir ailenin ferdi olarak büyüyen Önder, bu durumun Türkçe ile ilişkisinde derin bir etki yarattığını ifade etmişti.
Daha sonraki röportajlarında, bu deneyimin kendi "Kürt sorunu"na bakışını şekillendirdiğini dile getirecekti.
Ortaöğretim yıllarında, babasından kalan edebiyat kitaplarını keşfetmesiyle sosyalist düşüncelere yönelen Önder, gençlik döneminde devrimci sosyalist gruplar içinde aktif yer aldı.
1978'de Adıyaman Lisesi'nde öğrenci olduğu dönemde Maraş Katliamı'nı protesto amacıyla düzenlenen bir gösteriye katıldığı gerekçesiyle tutuklandı. Bu, onun ilk tutuklanma deneyimi olacaktı.
Lise eğitimini tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazanan Sırrı Süreyya Önder, başkentte devrimci siyasi faaliyetlerini sürdürdü.
12 Eylül 1980 darbesi sırasında henüz 18 yaşındaydı. Darbeden bir yıl sonra siyasi çalışmaları nedeniyle gözaltına alınarak işkence gördü ve Mamak Cezaevi'ne gönderildi. Burada yedi yıl hapis yattı.
Cezaevi sürecinin ardından, Türkiye'nin değişmiş toplumsal yapısıyla yüzleşen Önder, İstanbul'a yerleşti. Geçimini sağlamak için kamyon şoförlüğü gibi çeşitli işlerde çalıştı ve bir süre yurt dışında bulundu.
KENTİN TEK FOTOĞRAFÇISINDA ÇIRAK OLARAK ÇALIŞTI
Sırrı Süreyya Önder, babasının vefatının ardından kentin tek fotoğrafçısında çırak olarak çalışmaya başladı. Bu deneyim, onu fotoğrafçılık ve dolaylı olarak sinema dünyasına adım atmaya yönlendirdi
Sinemaya, okumaya ve yazmaya duyduğu ilgi, hayatı boyunca artarak devam etti.
DİZİ VE FİLMLERDE YER ALDI
Cezaevi sonrası dönemde çeşitli işlerde çalışırken, edebi metinler kaleme alarak sinema ve yazarlık tutkusunu sürdürdü. Barış Pirhasan'ın senaryo kursuna katılmasıyla senaryo yazarlığına yoğunlaşan Önder, 2006 yılında "Beynelmilel" filminin senaryosunu yazdı ve yönetmenlerinden biri oldu
Kendi hayatından izler taşıyan ve kendisinin de küçük bir rol üstlendiği film, birçok festivalde beğeni topladı.
Önder'in bu başarısını, 2008 yapımı "O… Çocukları" filminin senaryosu izledi. Ayrıca, "Emret Komutanım", "Sis ve Gece", "Ada: Zombilerin Düğünü", "F Tipi Film", "Ejder Kapanı", "Mar", "Düğün Dernek" ve "Yeraltı" gibi yapımlarda senarist, yönetmen, senaryo danışmanı ve oyuncu olarak çeşitli rollerde yer aldı.
KÖŞE YAZILARI YAZMAYA BAŞLADI
Türkiye kamuoyunda adı giderek daha fazla duyulmaya başlayan Sırrı Süreyya Önder, 2010 yılında Birgün ve ardından Radikal gazetelerinde köşe yazıları kaleme aldı. Önder, farklı bir solcu profil çizerek İslamcı-muhafazakâr kesimle de diyalog kurabilen bir isim olarak dikkat çekti. Bu kesimin televizyon programlarına katılıyor, gazetelerine röportajlar veriyordu.
Özellikle Ülke TV'de yayımlanan "Meksika Sınırı" programındaki konukluğu ve Kanal 24'teki "Kafa Dengi" programındaki sunuculuğu, muhafazakâr çevrelerde de ilgi görmesini sağladı. 2011 yılında ise siyasi kariyerinde yeni bir sayfa açıldı.
GEZİ EYLEMLERE KATILAN İLK MİLLETVEKİLİYDİ
O yıl yapılan genel seçimlerde Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku'nun bağımsız adayı olarak İstanbul milletvekili seçilen Önder, Kürt siyasi hareketinin o dönemdeki temsilcisi Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) saflarına katıldı.
2013 yılında, Kürt siyasetini ve Türkiye'nin sol muhalefetini bir araya getirme hedefiyle kurulan Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kuruluşuyla birlikte daha da ön plana çıktı ve partinin eş genel başkan yardımcılığı görevini üstlendi.
Sırrı Süreyya Önder, HDP'nin kuruluşundan önce, 2013'teki Gezi Parkı eylemlerine katılan ilk milletvekili olarak dikkat çekti.
Eylemlerin ilk günlerinde diğer protestocularla birlikte biber gazına maruz kalan Önder, omzuna isabet eden biber gazı kapsülü nedeniyle hastaneye kaldırıldı.
Gezi Parkı'na giren iş makinelerinin önüne geçerek görevlilerle tartıştığı sırada, "Ben ağaçların da vekiliyim" sözleriyle hafızalara kazındı
Ancak ilerleyen günlerde, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) üyelerine eylemlere yeterince katılmadıkları yönünde eleştiriler yöneltildi.
Bu durum, o dönemde devam eden "çözüm süreci" görüşmeleriyle ilişkilendirildi. Önder ise Nuçe TV'de yaptığı bir açıklamada, Demokratik Toplum
Kongresi'ni (DTK) eleştirerek, "Türkiye yanıyor, dünyanın en büyük isyanlarından biri... DTK tek cümleyle destek açıklaması yapmadı" ifadelerini kullandı
İMRALI CEZAEVİ'NE VE KANDİL'E GİDEN HEYETDE YER ALDI
Sırrı Süreyya Önder, Türkiye'de 2013-2015 yılları arasında "çözüm süreci" olarak adlandırılan dönemin öne çıkan isimlerinden biriydi. PKK lideri Abdullah Öcalan'ın hapis yattığı İmralı Cezaevi'ne ve Kandil'e giden heyetlerde yer aldı.
Avrupa'da Kürt hareketine yakın bir yayınevi tarafından yayımlanan ve İmralı görüşmelerinin tutanaklarını içerdiği iddia edilen bir kitap, Önder'in bu süreçteki önemli rolüne işaret ediyordu.
2013 yılında Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında, Öcalan'ın "Silahlı unsurlarımız sınır ötesine çekilsin" çağrısını içeren mektubunun Türkçe metnini okuyan isim de Önder'di.
2014 ve 2015 yıllarındaki Nevruz kutlamalarında da Öcalan'ın gönderdiği mektupların Türkçe metinlerini okuma görevini üstlenen Önder, çözüm sürecindeki kritik rolünü sürdürdü.
"DOLMABAHÇE MUTABAKATI" DÖNEMİ
Sırrı Süreyya Önder, bu süreçte kamuoyunda tanınan ve siyasi tartışmalardaki esprili üslubuyla dikkat çeken bir isim haline geldi.
2014 yılında Çankaya resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın "Siz nerelisiniz?" sorusuna verdiği "Adıyamanlıyım, çok affedersiniz Türk'üm, tedavi oluyorum" yanıtı, Erdoğan çiftini güldürmüş ve medyada geniş yer bulmuştu.
"Çözüm sürecinin" en önemli noktalarından biri olan "Dolmabahçe Mutabakatı", 28 Şubat 2015'te dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP'nin İmralı heyeti arasında yapılan görüşme sonrası açıklanan ortak metindi. Bu metindeki 10 maddelik başlıkları okuyan isim de Önder'di.
İBB ADAYLIĞI
2014 yerel seçimlerinde HDP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Önder, yüzde 4,7 oy alarak seçimi tamamladı.
HDP, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde yüzde 10 barajını aşarak yüzde 13'ten fazla oyla 80 milletvekili çıkardı ve AKP'nin yeni Anayasa için gerekli meclis çoğunluğunu elde etmesini engelledi.
Önder, seçim kampanyasında CHP'yi AKP'den daha fazla eleştirdiği için eleştirilmiş olsa da, seçim gecesi HDP Genel Merkezi'nde "emanet oy" olarak tanımlanan ve CHP tabanından geldiği belirtilen oylara teşekkür eden ilk isim oldu.
2018'DE "TERÖR PROPAGANDASI YAPMAK" SUÇLAMASIYLA TUTUKLANDI
15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal döneminde HDP'li yöneticiler ve milletvekilleri tutuklanmaya başladı.
Önder, 6 Aralık 2018'de "terör propagandası yapmak" suçlamasıyla tutuklandı ve 4 Ekim 2019'da serbest bırakıldı.
Kandıra Cezaevi'ne kendi isteğiyle giden Önder, girişte gazetecilere yaptığı açıklamada, "Yaşananlar iç karartıcı gibi görünse de güzel günler bütün ülke için yakındır aslında. Ettiğimiz her laf, yürüttüğümüz bütün çabalar onurumuzdur" ifadelerini kullandı.
Cezaevinden çıktıktan sonra ise, "Ne zaman ülke topyekûn demokratikleşme, barış yolunda adım atarsa sevincimizi o zaman yaşayabiliriz" sözleriyle barış ve demokrasi vurgusu yaptı.
2023 GENEL SEÇİMLERİNDE TEKRAR MİLLETVEKİLİ SEÇİLDİ
Sırrı Süreyya Önder, TBMM'de 24. dönem İstanbul, 25. ve 26. dönemlerde Ankara milletvekili olarak görev yaptı. 17 Mart 2021'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan HDP'yi kapatma davası kapsamında, hakkında beş yıl siyaset yasağı talep edilen isimler arasında yer aldı.
Kobani davasında yargılanan Önder, Mayıs 2024'te beraat etti. 2023 genel seçimlerinde ise DEM Parti'den 28. dönem İstanbul Milletvekili olarak seçildi.
22 Ekim 2024'te MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan'a yönelik "örgütü lağvet, Meclis'te DEM Parti grubunda konuş" çağrısı, siyasi gündemi hareketlendirdi. Bu açıklamanın ardından başlayan süreçte Önder, PKK lideri Abdullah Öcalan ve hükümet arasında görüşmeler yürüten İmralı heyetinde yer aldı.